Biyometrik güvenlik sistemleri ne kadar güvenli?
Teknolojinin hayatımızda tuttuğu yer arttıkça, aklımızda tutmamız gereken parola sayısı da artıyor ve karmaşıklaşıyor. Günümüzde standart bir internet kullanıcısının, en az 14 adet servisin parolasını hatırlaması gerekiyor. Güvenlik uzmanlarına göre iyi bir parola en az 8 karakterden oluşmalı ve içerisinde büyük harf, rakam ve alfanumerik karakterler yer almalı. Kulanıcılar için onlarca farklı servisde, bu özellikleri taşıyan, farklı parolaları hatırlamak bir yerden sonra işkenceye dönüşüyor. Üstelik bu parolalar yeterince güvenli değil; çalınması veya iyi tasarlanmamamış servislerde kaba kuvvet saldırısı saldırısı ile kırılmaları mümkün; hatırlarsanız bir kaç sene önce Apple iCloud kaba kuvvet (Brute-Force) saldırısıyla kırılmış ve ünlülerin fotoğrafları internete saçılmıştı. Son zamanlarda üreticiler ve kurumlar bu sorunun çözümü için genlerimizin getirdiği farklılıklardan yararlamaya çalışıyor. Artık cep telefonlarından, atm makinalarına kadar pek çok cihazda ve kamu kurumlarının kullandığı sistemlerde çeşitli biyometrik sensörler karşımıza çıkmaya başladı. Samsung bu konuda en hızlı ilerleyen markalardan biri, Galaxy S8 modeli ile birlikte parmak izi sensörü yanında iris tarayıcısınıda telefona ekledi ve bunu “Hataya yer vermeyen güvenlik.” sloganıyla tanımlıyor. Fakat biyometrik sensörler gerçekten hatasız ve bu kadar güvenli mi?

Kullanıcılar ve vatandaşlar olarak bu durum karşısında yapabileceğimiz şeyler oldukça kısıtlı, asıl olan firmaların ve kamu kurumlarının biyometrik verinin, kişinin doğru ve kesin olarak tanımlanması, şifre gibi unutulmasının mümkün olmaması gibi faydaları yanında, getirdiği güvenlik ve gizlilik zaafiyetlerininde olduğunu fark etmeleri. Şimdilik kimse bu durumun pek farkında gibi gözükmüyor. Devletimiz yeni kimliklerde biyometrik veriyi zorunlu tutuyor, telefon aldığınızda ilk açılışta parmak izi tanımlamanız isteniyor, bankalar parmak izi ile doğrulama yapacak kartlar üretmek için çalışıyor. Tüm bunlar birleşince verilerimizi güvende tutacaklarına güvenmekten başka çare yok gibi gözüküyor. Yinede imkan dahilinde olduğu durumlarda biyometrik verilerimizi olabildiğince az yerde kullanmakta fayda var, telefonlarda parmak izi sensörünü kullanmadık diye kimse kızmaz sanırım :) Biyometrik verilerimiz, ne kadar az yerde olursa onları sonsuza dek kaybetme ihtimalimizde o kadar azalacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder